Hızlı Menü
Anket
Resimlerle Kaynarca
Video Arşivi
Kırklareli coğrafyası,tarihi ve kültürüyle olduğu kadar,eşsiz güzelliklerini cömertçe bize sunduğu doğasıylada adından sözettiriyor.Bu sayımızda,tarihi kaynakların”Güzel sular diyarı” olarak adlandırdığı Kaynarca ilçemizi tanıtmaya çalışacağız.
İsmini gürül gürül kaynayan sularından alan Kaynarca,Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesine 4 km uzaklıkta bir belde merkezi.Bağlı bulunduğu ilçe olan Pınarhisar da,beldenin kendisi de ismini kaynak sularından alıyor.Tarihi belgelere göre Trak Kralı Teoros’un sayfiye yeridir.bu sebeple bu yörenin su kaynaklarına”Teoros” adı verilmiştir.Pınarhisar-Kaynarca arasındaki 20’nin üzerinde göze göze kaynadığı aktarılan sulardan bazılarının sıcak olarak aktığı da bilgiler arasında.
Tarihçi Heredot,M.Ö 6.YY’da kudretli ordularıyla İskitler üzerine yürüyen Pers hükümdarı Darius’un,ordusuyla bir süre Teoros kaynaklarında konakladığından bahseder.Öyle etkilenir ki bu sulardan,bir dikilitaş diktirip şunları yazdırdığını aktarır Heredot:
-Teoros Kaynakları,bir ırmağın verebileceği suyun en üstününü ve en güzelini vermektedir.İranlılar ve Ankara’nın Kralı,insanların en üstünü ve en güzeli,Hystapes’in oğlu Darius da ordusuyla İskit üzerine yürürken bu kaynakların yanından geçti.Ben dünyaya,Tearos ise dünyanın en güzel sularına sahiptir.
Balkan Harbinde Bulgarlar buralardan çekilirken,kitabeyi söküp Sofya’daki müzelerine götürdükleri ve halen müzede sergiledikleri söylenir.
Yunan Çağdaş Edebiyatının kurucusu kabul edilen ve 1849 yılında Kırklarerli’nin Vize İlçesi’nde doğmuş olan Georginos VİZYONOS,dilimize”Moskof Selim”diye çevrilen kitabında Kaynarca’nın,pırıltılar yaparak fokurdayan gürül gürül sularından uzun uzun bahseder.
Mübadele öncesine kadar önemli bir Rum ve Bulgar nüfusu barındıan Kaynarca’nın o dönemlerdeki adı Yene’dir.Halk arasında bugün bile”Yene Suyu”diye anılan bu kaynakların sularının Tune Nehri’nden geldiğine dair mistik öyküler yörede hala anlatılmaktadır.Tuna boylarında bastonunu suya düşüren bir çobanın,çok çok sonra bastonunun bu kaynaklarda su yüzüne çıktığına dair hikayeler hala dilendirilmektedir.Bugün,böylesine pırıltılar yapan Kaynarca’nın suları eski gücünde olmasa da,hala beldenin pek çok yerinde su yüzüne çıkıyor.Burası tam olarak,Istrancalar’ın eteklerinin verimli Trakya ovalarına kavuştuğu noktada yer alıyor.Yeryüzüne Kaynarca’dan çıkan bu pırıltılı sular,Trakya ovalarını sulayarak önce Ergene’nin sularına,oradan da Meriç Nehri boyunca yolculuğunu tamamlayıp Saroz’un sularına kavuşmaktadır.
Kaynarca’nın çok eski bir tarihi vardır.Evliya Çelebi’nin Seyahat Namesinden anlaşıldığına göre M.Ö 515 yıllarından beri buralarda insanların yaşadığı anlaşılmaktadır.Eski Yunan tarihçilerinin anlattıklarına göre İran Hükümdarı DARA,Sikitya
Seferine giderken 700 yüz bin kişilik ordusuyla İstanbul Boğazını geçip,bugünkü Pınarhisar ve Kaynarca Kasabası’nın bulunduğu yerde,Ergene Çayı’nın ayaklarından olan TARA Suyu’nun ve bugünkü Kaynarca Membaları adını alan suyun başında konaklamıştır.Bu su DARA’nın çok hoşuna gitmiştir.Suyun başına bir sütun diktirirek”DARA NASIL BU DÜNYANIN HAKİMİ VE HÜKÜMDARI İSE KAYNARCA SULARI DA SUYUN HÜKÜMDARIDIR”ibaresini yazdırmıştır:
Dara Kaynarca Kasabası’nda üç gün kaldıktan sonra Sikitya Seferine ordularını iki koldan göndermiş.Bir kısmını Kaynarca-Kırklaeli yolu ile bir kısmını da Sazara Koyva yolu ile gönderdiği orduları,o zaman Kırkklise adı verlien Kırklareli’de Hükümet kuran MASAGET Türkleri ile Kırklareli’nin 5 km ve Şeytan Dere’nin batısında savaşmış,MASSAGET Türkleri DARA’ya yenilmiştir.
Kaynarca Kasabası Miladın 46’ncı senesinde Trakya illleri ile beraber Romalılar’ın eline geçmiştir.Milattan 1357 yıl sonra Murat Hüdavendigar tarafından fethedilerek Osmanlılar’ın eline geçmiştir.14’üncü asırda Türkler’in eline geçen Kaynarca Kasabası’nda yerleşen Türkler’e YEN Türkleri denilmiştir.Kasabanın ismi 1920 yılına kadar YENE olarak anılmış,bu tarihten sonra kaynayan menba sularının çok olması nedeni ile KAYNARCA adı verilmiştir.Kasabada 1107 senelik tarihi Bizanslılar’a ait bir kilise kalıntısı vardır.Belediye Restorantı’nın olduğu yerde Kilisenin bir duvarı halan bulunmaktadır.Belediye fırının yanında,papzın oturduğu ev hala dimdik ayakta güzel ve tarihi bir binadır.Belde meydanında,bugünkü ATATÜRK heykelinin bulunduğu yerde önceleri Belediye binası bulunmaktaymış.Bu binada Eski Başbakan Merhum Adnan MENDERES Pınarhisar’a Çimento fabrikası açılışı için geldiğinde bir konuşma yapmıştır.
O zamanlarda bu yerin önünde,çukur kaynak ve hemen doğusunda dokuz kurnalı çeşme vardı.Daha sonraları buraları düzenlenerek bugünkü halini almıştır.Kasabanın çoçuk parkının yanındaki beş çeşmeler önceleri 2 çeşme olarak akıyordu.Günümüzde,kasaba içerisinden kaynayan dört büyük ve sekiz küçük kaynağın suları birleşerek Kaynarca Derisi’ni oluşturur.Bu dere saniyede 1200 litre su akıtır.Dere araziyi ve “Çukura” denilen bölgeyi 1975 yılına kadar çeltik için suluyordu.Daha sonraları Çeltik ekiminin zorluğu nedeni ile bu arazilerde fasulye,pancar,havuç ve salatalık yetiştirilmeye başlanılmıştır.Kaynarca fasülyesi ünlüdür.Bastısında Yıldız Dağları’nda eriyen kar sularının meydana getirdiği Çayır Deresi vardır.